Türkiye’de öyle bir kitle var ki yıllardır bayram ve benzeri özel günleri,  anları hüzün ile idrak ediyor, anıyor. Sayıları yüzbinler ile ifade edilen icralık çocuklar ve babaları için bayramlar, yaş günleri, mezuniyet vb. törenler, özel gün ve anlar sadece hüzün ifade eder. Bu dönemlerde boşanmış babalar ve icralık çocukları yalnızlaşır. Öyle melankolik yalnızlıktır ki bu, ne hakkıyla tanımını yapabilirsiniz ne de yaşadıklarınızı ifade edebilirsiniz? Acısı yüreğinizi burkar, umutlarınızı kırar.

Ülkemizde boşama oranları hız kesmeden artıyor. Türk ailesi adeta sonu gelmeyen bir depremin tam merkezinde. Üstelik bu depremin fay kırıklarının bir bölümünü, aile ve boşanma hukukunun cinsiyetçi ön yargıları ve babayı ‘hiçleştiren’ uygulamaları oluşturuyor. Yaşamayanların asla yaşamaması umudu ile anlatmaya çalışalım:

Evlisiniz ve yaratanın armağanı çocuk veya çocuklarınız var. Ancak hayat bu; koşullar, evliliğinizi bitirme noktasına getirdi, boşanma kararı verildi. Her türlü boşanmayı savaş atmosferine dönüştüren Türk boşanma hukuku uygulamaları ile tanışmaya hazır olun. Boşanmanın erkek tarafı iseniz öncelikle maddi-manevi her şeyinizi ama her şeyinizi kaybedeceksiniz bunu bir kenara not edin. Dünyanın en ağır ithamları ile muhatap olacaksınız çünkü maalesef mevcut sistem de bu prim yapıyor. Kanıt ve tanık aranmaksızın hakkınızda iddia edilen sınır tanımaz iddialar, ağır tazminat, velayet ve yüklü nafaka olarak iddia sahibinin yanına kar kalıyor.

Boşanma davası başladı ve çocuklarınız için velayet ya da etkin bir görüşme olanağı talep ettiniz. Her ikisini de unutun. Öncelikle mahkeme, anne aksini talep etmediği müddetçe çocukların velayetini babaya vermeyecektir. Geriye baba ve çocuk ilişkisinin sağlıklı şekilde tesis ve devamını sağlayacak iletişim ve ilişki olanağının hukuk eli ile kurulması kalıyor. Ancak Türk boşanma hukuku baba-çocuk ilişkisi üzerine standart bir refleks gösterir ve baba-çocuk ilişkisini mümkün olan en zayıf şekilde kurulmasının önüne bile milyon engel koyar. Asıl hedef baba-çocuk ilişkisini neredeyse babanın verdiği iştirak nafakası ile sınırlı tutmaktır.  Mahkeme size ayda iki defa hafta sonu ve dini bayramların sadece bir gününde 09:00 – 17:00 saatleri arasında çocuklarınız ile görüşmenize hükmedecektir. Burada genel geçer tüm insan hakları ve dahi baba ve çocuk haklarına açık bir saldırı söz konusudur. Bir baba ile çocuğuna, ‘iki hafta da bir ve ancak bir kaç saat görüşebilirsiniz’ demek vicdani ve insani değildir. Türkiye’de boşanmış babalar 2008 yılına kadar çocukları ile her hafta sonu görüşme imkanına sahipken bu tarihten sonra alınmış bir yargı kararı ile bu süre iki haftalık periyoda daraltılmıştır.

Boşanma sürecinde çocuklarınız ile ilgili bu sevimsiz gerçekler suratınıza patladı. Gücünüz ve iradenize sahip çıkın bu daha ilk darbe,  sıradakilere hazır olun. Boşanma sonrası mahkemenin tayin ettiği gün ve saatte yüreğiniz, zihniniz bin parça çocuklarınız ile buluşmaya hazırlanıyorsunuz. Ancak o da ne! velayet sahibi anne hiçbir gerekçe olmaksızın bu görüşmenin ancak icra aracılığı ile olmasını talep edebilir. Tüm hukuk vakit kaybetmeden annenin icra talebi üzerine hızla kurgulanır ve size çocuklarınızı mal gibi haciz etmeniz için geniş ve masraflı bir prosedür dayatılır. Babaların önemli bir bölümü bu insanlık dışı yöntemi kabul etmeyerek çocuğun özlemi ile baş başa kalmayı tercih eder. Çocuklarının hasretine dayanamayıp çocuklarını haczedenler ise bayramlar da ayrı bir zorluk yaşar çünkü sadece bir günlük görüşme için uzun bürokratik prosedürü yerine getirip ciddi bir icra takip ve dosya masrafını yüklenmek zorunda kalırlar. Ayrıca bayramlarda görevli haciz memuru, sosyal hizmet uzmanı, ihtiyaç halinde güvenlik mensubu bulmak da kolay değildir. Öyle ya bayram herkesin hakkı eğer boşanmış baba değilseniz! Çocuklarını ancak icra yolu ile görebilen boşanmış babalar dünyada eşi benzeri olmayan bir uygulama ile ülkemizde çocukları ile bayramlaşamıyor.

kaynak : http://eycehaber.com/tr-TR/kose-yazilari/11930/bayramsiz-babalar-