EBEVEYNE YABANCILAŞTIRMA SENDROMU

İKİ OLGU SUNUMU

Seher Akbaş, Serkan Şahin, Zeynep Gülçin Yıldırım

Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Psikiyatrisi Anabilim Dalı

Amaç: Ebeveyn Yabancılaştırma Sendromu (EYS) ebeveynler arasındaki gürültülü boşanmalardan sonra ortaya çıkan ve tartışmaların içine çocuğunda alındığı ve ebeveynler arasındaki savaşta çocuğun bir ebeveyne karşı silah olarak kullanıldığı, yabancılaştırıldığı süreçlerdir. DSM-V’te yer alması ile ilgili tartışmaları süren ve klinisyenler tarafından yeterince tanınmayan EYS’nin iki olgu sunumu ile tartışılması amaçlanmıştır.

Olgu I Adli olarak babanın cinsel istismar iddiası ile gönderilen, 2007 doğumlu, tek çocuk, olgunun anne babası, 2005 yılında evlenmiş, evlilik sorunları evliğin ilk döneminden beri yaşanmış, 2010 Eylül ayında tartışma sonucu baba evi terk etmiştir. Anne ayrılık döneminden sonra olguyla video kaydı yapmış, kayıtta çocuğunu bananın ve ailesinin kötü muamele ve küfür ettiğini söyletmeye çalıştığı görülmüştür. Bu tarihten sonra çocuğu kısa süreliğine babaya bırakmış ve zamanından önce alarak, sonrasında babanın cinsel istismarı ile ilgili iddiaları ileri sürmüştür. Babanın ailesindeki kişilerle ilgili madde kullandıkları, fuhuş yaptıkları, babanın homoseksüel ilişkisinin olduğu şeklinde iddialarda bulunmuştur. Devam eden mahkeme sürecinde, istismarla ilgili olumsuz rapor veren kişileri babayla cinsel olarak birlikte olmak ve ya işbirliği yapmak şeklinde suçlamıştır. Bütün bu süreç içerinde olguya, babasının kötü biri olduğu, istismarcı olduğu, küfür ettiği, çocuğunun ruh sağlığını bozduğu şeklindeki iddiaları yinelemiş, olguyu babası ile görüştürmemiştir. Çocukla yapılan görüşmede babanın cinsel istismarı ile ilgili bilgilerin öğretildiği, çocuğun bu bilgileri gelişim düzeyine uygun olarak hayal gücü ile tamamlayarak anlattığı (“babam bana filini gösterdi, uzunca sütler çıkıyordu, küçük küçük minnacık, fırlıyor, fırlayınca büyüyor, insanı fırlatıyormuş”) düşünülmüştür.

Olgu II Adli olarak, cinsel tacize maruz kaldığı iddiasıyla gönderilen, 2002 doğumlu, kız çocuğu, dört yaşında bir erkek kardeşi vardır. Babadan alınan öyküde, baba, işten eve erken geldiğini, eşini evde yabancı biri ile yakaladığını, sonraki süreçte eşinin kendisini iki kişi ile aldattığını öğrendiğini belirtmiştir. Ayrılık sonrasında ruhsal yakınmasının olmadığını, üç ay sonra eşinin kendisini aldattığı bu iki kişinin cinsel tacizini anlattığı o dönemden beri çocuğunun ruhsal yakınmaları olduğunu belirtmiştir. Daha önce cinsel istismarla ilgili olumsuz rapora itiraz etmiş olup, çocuğun ruh sağlığının cinsel istismar nedeniyle bozulduğunu söyleyen bir psikologa çocuğu iki yıldır götürerek tedavi ettirdiğini belirtmiştir. Olguyla yapılan görüşmelerde anne, kötü, işkence yapan, yardım etmeyen, aç bırakan biri olarak tanımlanmış anneden ismiyle bahsetmiştir. Olgu, cinsel istismar ile ilgili olarak, belirtilen iki kişinin tehdit ettiklerini, babasına ilaç vererek uyuttuklarını, çatalla kolarına bacaklarına çizik attıklarını, ‘Pöh’ diyerek korkuttuklarını, yatağına gelerek eline aldığı bir çubukla ön tarafıma (cinsel bölgeyi işaret ediyor) doğru batırdığını (bunu tarif ederken elini yukarı kaldırıp cinsel bölge üzerine hızla bıçak saplar gibi bir hareket yapıyor), poposuna cinsel bölgesine krem sürdüklerini belirtmiştir. Sonuç ve Yorum Günümüzde boşanmış anne baba çocuklarının sayısı dramatik olarak artmakta olup, özellikle ebeveyn çatışmalarının yoğun yaşandığı velayet ya da boşanma davaları değerlendirildiğinde EYS’nin göz önünde bulundurulması ve konuya dikkat edilmesi önemli görünmektedir. EYS’da sıklıkla yabancılaştıran ebeveyn anne olduğu belirtilmekte iken yukarıdaki olgu örnekleri anne ve babadan oluşmuştur. Anne ve babadan oluşan olgu örneklerinde benzer süreçlerin işlendiği görülmüştür. Her iki olguda da ebeveynler çocuğun cinsel istismarı ile ilgi iddialar öne sürmüş, yabancılaştıran ebeveynin baba olduğu olguda istismarcı rolü için uygun erkek adaylar yaratılmıştır.

Yine her iki olguda da her iki çocuk yabancılaştırılan ebeveyni ile en az iki yıldır görüşmemekte, yok saymanın ötesinde kötü biri olarak sürekli gündeminde tutmaktadır. Birinci olgudaki erkek çocuğunda annenin aktif yabancılaştırması, söyleyeceklerini öğretmesi söz konusu iken ikinci olgudaki kız çocuğu babanın söylediklerini onaylaması bu konudaki desteği nedeniyle hayali yaşantılar anlamakta, anlattığı her hayali yaşantı ebeveyni tarafından onaylanmakta gündemde tutulmaya çalışılmaktadır. Birinci olgudaki anne, babayı merkeze alan ve tüm ailesini içine katan bir iftira kampanyasını gittikçe şiddetlendirmekte iken ikinci olgudaki baba, anneyi ve anne ile kendisini aldatan kişileri merkeze alarak iftira kampanyasını sürdürmeye çalışmaktadır. Her iki ebeveyn de iddia ettikleri istismarın varlığını kanıtlamak için tıbbi kanıtlar üretmeye çalışmakta, kendilerine olumsuz rapor veren sağlık çalışanlarını, psikolog, pedegogları karşı tarafla işbirliği yapan kişiler olarak tanımlamakta bazen daha ileri giderek onları da bu iftira kampanyasına dahil ederek şikayetçi olmaktadırlar. Her iki ebeveyn de iddia ettikleri bütün iddialara “gerçekten olduğu” şeklinde inanmaktadır. EYS ile ilgili yeterince farkındalık geliştirilmediğinde, verilen raporlar sonucu çocuğun yabancılaştıran ebeveyn tarafından istismarı sürmekte, çocuktaki psikopatolojiye uygun yaklaşımlar ve destekler sağlanamamakta, çocuk diğer ebeveyninden mahrum büyümekte ve yabancılaştırılan ebeveynin mağduriyeti söz konusu olmaktadır. Bu nedenle EYS ile ilgili profösyonellerin yeni araştırmalarla tanıya yönelik tartışmaların netleştirmeleri ve konuya dikkat çekmeleri önemli görünmektedir.

 

Tags: , , ,