Boşanmaların artmasıyla birlikte, Türkiye, taraflardan birinin çocuğu diğerine göstermemesi durumunda, ‘hacizli çocuklar’ gerçeğini yaşıyor. Her yıl, binlerce anne ya da baba, çocuğunu görmek için onu bir eşya gibi haczetmek zorunda bırakılıyor ve milyonlarca TL ödeniyor.
Hukuksal Boyutuyla Velayet Sempozyumu’nda, velayet problemlerinin çözümsüz bir sorun olmadığı, ABD, Almanya ve İsviçre gibi ülkelerde yıllardır uygulanan birlikte velayetin ülkemizde de uygulanması gerektiği anlatıldı.

Yaşar Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Medeni Hukukun Güncel Sorunları konferanslarının üçüncüsünde, hukuktaki velayetle ilgili karşılaşılan problemleri tartışmak için konunun uzmanlarının katılımıyla “Hukuksal Boyutuyla Velayet” başlığıyla Selçuk Yaşar Kampüsü Konferans Salonu’nda bir sempozyum düzenledi. Oturum Başkanlığını Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ayşe Havutçu’nun yaptığı sempozyuma, konunun uzmanı hukukçular, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. Yaşar Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kurucu Dekanı Prof. Dr. Aydın Zevkliler, velayet kavramını ve hukuktaki yerini anlatarak, “Velayette yaşanan problemler, insanı üzen, uzun uzun düşündüren ve derinden etkileyen konular.” dedi.

BOŞANAN HER 2 AİLEDEN 1’İ ÇOCUKLU

Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bilge Öztan, istatistiklere göre boşanan her iki aileden birinin çocuklu olduğunu belirterek, “Bu nedenle önem giderek artıyor. Boşanma ile çocuklar büyük bir sıkıntı içine girebilir. Türk Medeni Kanunu’nda, boşanmada, velayetin anne babadan birine verilmesi ilkesi var. Avrupa ülkelerinde benimsenen birlikte velayet ilkesine göre hareket edilmiyor. Bu ciddi bir eksiklik. İmzaladığımız İnsan Hakları Sözleşmesi gibi örnekler var. Bunlardan hareketle, birlikte velayete ilgili mutlaka yeni düzenleme yapılmalı. Medeni Kanun’un ilgili maddesinin Anayasa’ya aykırılığı ileri sürülüp değiştirilinceye kadar, mevcut yasalarla, birlikte velayete yaklaşacak şekilde, haftada daha sık görüşme gibi seçenekler uygulanabilir” şeklinde konuştu.

“ANNE VE BABALIK BÖLÜNEMEZ”

İzmir’de, ilk kez 2009 yılında 4. Aile Mahkemesi’ndeki kendi boşanma davasında oğlu için ortak velayet kararı alınmasını sağlayan Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Beşir Acabey, “Annelik ve babalık bölünemez, çocuk ikisinden yalnız biriyle yetinmek zorunda bırakılamaz. Velayet problemleri, çözümsüz bir sorun değil. Birlikte velayet, bir an önce yasal düzenlemeye kavuşturulmalı. Yargıtay maalesef bu durumlarda çok katı. Çocuk Hakları ve İnsan Hakları sözleşmelerini imzaladık. Anayasa’nın 90. Maddesi, uluslararası sözleşmelerin kanunla çakışması halinde, kanunu değil uluslararası anlaşma hükmünü uygulamak zorundasın, diyor. Belki doğrudan uygulanabilir nitelikte olmayabilir, ancak iç hukuk kurallarının yorumunda sözleşmeden yararlanılmalı, yorum ve boşluk doldurma yoluyla bunlar aşılabilir. Yasa değişene kadar hakimin elini kolunu bağlamamak lazım, çağdaş yorumla, birlikte velayetten istifade edilebilir. Hakimlerin çağdaş yorumu ele alan kararlarına ihtiyacımız var” diye konuştu.

“ÇOCUĞUN YÜKSEK YARARI ORTAK VELAYETTEN YANA”

Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. İlknur Serdar ise birlikte velayetin dünyadaki uygulamaları konusunda bilgilendirme yaptı. Serdar, “Birlikte velayet, İsviçre ile Almanya’da ve birçok ülkede uygulanıyor. İsviçre’de, birlikte velayet genel kural. Çocuğun yüksek yararı, birlikte velayetten yana, ancak aksi ispatlanırsa bunun tek kişiye bırakılması oluyor. Uygulanmasında yaşanacak sıkıntılara karşı da tarafların müşterek karar vermeleri gerektiğini belirtmişler. Almanya’da farklı, burada ‘eşlerin anlaşması mühimdir’ diyorlar. ‘Birisi hayır derse bu modele gidilmemeli’ diyerek ön şartları mevcut. İki sistem var, çocuğun bir ebeveynin yanında yaşaması ya da değişimli sistem modeli uygulanıyor. Kurallara uymayanlarla ilgili de yaptırımlar mevcut. Avrupa ve ABD, Kanada, Avustralya’da yapılan birçok araştırma; birlikte velayet hakkına sahip olan ebeveynlerin çocukla daha fazla görüştüğünü, ilişkilerinin çok daha iyi olduğunu, ebeveynler arasındaki çatışmanın azaldığını, çocuğun fiziki ve psikolojik gelişimine olumlu etkileri olduğunu ortaya koyuyor” dedi.

“TEK SİLAHLARI ÇOCUĞU GÖSTERMEMEK”

İzmir 1. Aile Mahkemesi Hakimi Huriye Kasap ise uygulamada yaşanan sıkıntıları anlattı. Hakim Kasap, “Boşanma davaları, karar verdiğinizde bitmiyor, ardından nafaka, velayet gibi bir çok dava geliyor. Bir dava, 5- 6 dava doğuruyor. Uygulamada çok sıkıntı yaşanıyor, özellikle velayet davalarında. Anne ya da babaların tek silahı çocuğu göstermemek haline gelebiliyor. Bazı ebeveynler, icra vasıtasıyla çocuklarını alabiliyor. Asgari ücretle geçiniyor veya ekonomik durumlar müsait değil, çocuğu da olumsuz etkiliyor. O nedenle icraya bırakmamak gerekir diye düşünüyorum. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı vasıtasıyla, düzenleme yapılıp görüşme hususu daha rahat sağlanabilir. Sürekli olarak görüştürmezse, bu durum tutanakla tespit edilip velayetin kendisinden alınması seçeneği değerlendirilebilir” diyerek önerilerde bulundu. Avukat Arif İnönü de velayet davaları ve uygulamaları hakkında bilgiler verdi.

RAKAMLARLA BOŞANMA

2010 yılında boşanan çiftlerin sayısı 118 bin 568’ken bu rakam 2015’de 131 bin 830 oldu. 2010’dan 2015 sonuna kadar, 750 bin 58 kişi boşandı. 2015 yılında boşanmaların yüzde 39,3’ü evliliğin ilk 5 yılı içinde gerçekleşirken yüzde 21,5’i ise evliliğin 6-10 yılı içinde gerçekleşti.

2015’de, boşanmaların en yüksek olduğu bölge, binde 2,36 ile Ege Bölgesi oldu. En yüksek olduğu il ise binde 2,77 ile İzmir. Ege’de 2015 yılında 23 bin 784, İzmir’de ise 11 bin 481 kişi boşandı.

kaynak : http://www.sozcu.com.tr/2016/gunun-icinden/hacizli-cocuklara-cozum-ortak-velayet-1224824/

 

Tags: , , , ,